Sümeyye Koşar

İyi Niyet mi, Yetenek mi?

Sümeyye Koşar

İş alımlarında ‘iyi niyet’ mi yoksa ‘yetenek’ mi ön planda olmalı? Bu soruya cevap ararken iş dünyasının beklentileri ve bireylerin katkı sağlayabileceği alanlar üzerine düşünmek gerekir. İyi niyet, bir kişinin olumlu tutum sergileyip iş ortamına uyum sağlama arzusu olarak öne çıkarken, yetenek, bir görevi başarıyla yerine getirebilme kapasitesini temsil eder. Peki, hangi özellik daha değerlidir?

Elon Musk, son yaptığı bir konuşmada, insanları değerlendirirken yaptığı en büyük hatalardan birinin yeteneği çok fazla ön planda tutarken kişilik özelliklerine yeterince dikkat etmemek olduğunu açıkça itiraf etti. Bu samimi açıklama, yalnızca iş dünyasında değil, hayatın her alanında alınması gereken bir ders niteliğinde olabilir. ‘Peki, iyi bir kalbin ve sağlam değerlerin var mı?’ sorusu, yetenekten daha önemli olabilir mi?

Öncelikle, iş alımlarında ‘yetenek’ çoğunlukla anahtar faktör olarak görülür. Şirketler, belirli bir pozisyon için gerekli teknik becerilere ve bilgi birikimine sahip adaylar arar. Zira bir görevin verimli şekilde yerine getirilmesi, o işin gerektirdiği becerilere bağlıdır. Yetenek, zaman kazandırır, verimliliği artırır ve şirkete doğrudan katkı sağlar. Ancak yalnızca yetenekle sınırlı bir değerlendirme süreci, bir çalışanın işyerindeki uzun vadeli başarısını tahmin etmekte yetersiz kalabilir. Yetenekli fakat işbirliği yapmayan, gelişime kapalı ya da işyerinde uyumsuz biri ekibe zarar verebilir.

Bu noktada ‘iyi niyet’ devreye girer. İyi niyetli bir çalışan, öğrenmeye ve gelişmeye açık, olumlu ilişkiler kurmaya meyilli, sorunlar karşısında çözüm odaklı hareket eden bir kişidir. Böyle biri belki başta aranan teknik yeteneklere tam olarak sahip olmayabilir ama öğrenme ve adaptasyon sürecinde hızla ilerleyebilir. İyi niyet, iş yerinde takım çalışması, moral ve işbirliğinin kilit unsurlarından biridir. Bir ekibin içinde uyumlu ve motive bireylerin varlığı, genel iş başarısını ve şirket kültürünü olumlu yönde etkiler. Dolayısıyla duygusal zekâ, etik prensipler ve güçlü bir karakter, hem iş hayatında hem de bireysel ilişkilerde uzun vadede başarıya giden yolda en temel unsurlar arasında yer alır.

Bir atasözü der ki: ‘Gemisini yürüten kaptandır.’ Hedefe ulaşmak için her ne yapılırsa yapılsın, zenginleşmenin ve yükselmenin tek amaç olarak görüldüğü kültürler var. Ancak kötü karakterli bir insanla çalışmanın maliyetinin ağır olabileceği unutulmamalıdır.

Peki, sizin bu konuda düşünceleriniz neler? Sizce iş dünyasında karakter ve değerler ne kadar önem taşıyor? Yetenek mi, karakter mi? Yoksa ikisi de mi?
 

Yazarın Diğer Yazıları